
Ormanlarda doğal halde gelişen birçok ağaç cinsi sıklıkla yüzyıllar boyu yaşarken, insan eliyle yerleşim yerlerine dikilen aynı cinsten fidanların ömürleri on yıllarla ölçülür. Bunun nedeni, kentsel peyzajdaki çeşitli stres faktörlerinin ağaç sağlığına zarar vermesidir. Bu faktörlerden bazılarını ve bunların nasıl yönetilebileceğini inceleyelim.
Ağaçlarda stres belirtileri nelerdir?
Ağaçlarımız için yapabileceğimiz en iyi şey, uygun dikim, sulama ve budama sağlayarak stres faktörlerinin oluşmasını önlemektir. Bir sonraki en iyi şey ise, yardıma ihtiyaçları olup olmadıklarını belirten işaretleri düzenli olarak izlemektir. Bahçemizde veya yol kenarındaki ağaçların stres altında olup olmadıklarını belirten işaretlerden bazıları şunlardır:
Tepe kuruması
Genellikle tacın üst ve dış kısımlarında dalların veya dal uçlarının ölmesidir. Kozalaklı ağaçlarda tepe kuruması, tacın içinden dışına ve aşağıdan yukarıya doğru gelişir. Tepe kuruması genellikle stres belirtisi olarak ortaya çıkar, ancak bir haşere veya hastalık ile ilişkili de olabilir. Bazı dalların böcekler tarafından yapraklarından arındırılması tepe kuruması kabul edilmez. Sürgünlerin veya dalların tamamının kuruması genellikle kuraklık, kimyasal yaralanma, kök hasarı, böcekler veya bazı hastalıklar gibi biyotik veya abiyotik stresin bir belirtisidir.
- Üst ve dış dallarda kuruma (~%10 - yaygın değil): Üst / dış dalların bölgesel olarak kuruması zayıf drenaj gibi daha ciddi sorunların erken bir göstergesi olabilir. Dış tacın %10 kuruması bir ağacın sağlığına zarar vermese de, ciddiye alınmalı ve tam bir sağlık değerlendirmesi yapılmalıdır. İğne yapraklıların stres nedeniyle kurumalarında iğnelerini tepenin içinden dışarıya ve aşağıdan yukarıya doğru dökmeye eğilimli oldukları unutulmamalıdır.
- Tüm taçta yaygın olarak sürgünlerin kuruması: Taç boyunca yaygın sürgün kuruması, ağacın sağlığının tehlikeye girdiğinin bir göstergesidir. Yaygın kuruma, uzun süreli kuraklık stresi, toprak sıkışması, besin eksiklikleri, zayıf drenaj, köklerin sınırlanmış olması, böcek istilası veya hastalığın bir sonucu olabilir.
Uyuyan sürgünlerin canlanması1
Oluştukları yılı izleyen yıl içinde uzama yapmayan ve uzun yıllar ağaç kabuğu altında canlılığını koruyarak gelişmeden kalmış tomurcuklar, su dengesinin bozulması sonucunda kalın dallar ve gövde üzerinde sürgünler oluşturabilir. Bu sürgünler gövdeye zayıf bir şekilde tutunmuş, kırılma ve çürümeye daha yatkın dallar oluşturur. Ağaçta su dengesinin bozulması kuvvetli budama, hastalık, büyük ölçekli aralama kesimi gibi uyarımlar sonucunda meydana gelir.
Yapraklarda pörsüme ve sararmalar
Solgunluk ve pörsüme, yapraktaki su basıncının kaybından kaynaklanır. Tacın tamamen veya kısmi olarak solması abiyotik veya biyotik faktörlerden kaynaklanabilir. Abiyotik nedenler genellikle ağacın yapısal hasara maruz kalması, su eksikliği ve/veya toprak sıkışması ile ilişkilidir. Biyotik faktörler genellikle vasküler hastalığın bir nedenidir. Vasküler solgunluklara, ksilemde
2 bulunan ve ağaç boyunca su hareketini önleyen patojenler neden olur. Vasküler solgunluklar genellikle ölümcüldür, ancak bazı durumlarda semptomlar dal mortalitesi ile sınırlı olabilir. Muayenenin yapıldığı saate bağlı olarak dal, dallar veya gövdede patojenler gözlenebilir. Örneğin meşelerde görülen solgunluk
Ceratocystis fagacearum adlı mantarsının neden olduğu, kabuk böcekleri ile taşınan, iletim demetlerinin tıkanması sonucunda oluşan bir hastalıktır. Meşelerde ayrıca
Phytophthora ramorum adlı mantarsının köklerde çürüklüğe yol açarak solgunluk hastalığına neden olabilir.
Fusarium oxysporum ise sıklıkla mimozalarda görülen ve çok sayıda bitki türüne saldıran bir mantardır. Bu mantarlardan kaynaklanan solgunluğu ortadan kaldırmak için bilinen herhangi bir kimyasal yol bulunmamaktadır. Yapılaşma alanlarının yakınında sıkıştırılmış topraklardaki ağaçlar özellikle enfeksiyona duyarlıdır. Enfekte olmuş toprakları, fideleri veya ağaçları kullanmaktan kaçınmak gerekir; mantar iki yıl boyunca kök veya ölü bir gövdede yaşayabilir, yağmurla yıkanıp diğer ağaçların köklerine yayılabilen sporlar üretebilir. Enfekte olmuş tohumlar da hastalığı yayabilir.
Benekli yapraklar
Yaprak lekeleri hava kirleticiler, böcekler, bakteriler ve benzerlerinden kaynaklanabilse de, çoğu durumda patojenik mantarların enfeksiyonunun bir sonucudur. Mantar yaprağa girdikten sonra büyümeye devam eder ve yaprağın dokusunu tahrip eder. Lekelerin boyutu, iğne başından tüm yaprağı kapsayan lekelere kadar değişim gösterir. Yapraklardaki ölü alanlar genellikle kahverengi, siyah, ten rengi veya kırmızımsı renktedir. Bazen nekrotik alanlar kırmızı veya mor bir sınıra da sahip olabilir. Kısmi veya tam yaprak dökümü ile sonuçlanabilir. İğne yapraklı ağaçlar yaprak lekesi mantarları (Antraknoz) tarafından ciddi şekilde yaralanabilse de, izleyen yıllarda nadiren saldırıya uğrarlar. Bu nedenle, kontrol önlemleri nadiren gereklidir. Meşe, akçaağaç, çınar, dişbudak, ceviz ve at kestanesi, antraknoz mantarları tarafından yaygın olarak etkilenen ağaçlardır. Ağaçların ve çalıların çoğu yaprak lekesi hastalıkları ile yaşamlarına devam edebilir, ancak ağaçta başka streslerle birlikte yaprak benekleri yoğun olarak gözleniyorsa kimyasal mücadele tercih edilebilir.
Ağacın tabanı yakınındaki mantarlar
Bir ağacın gövdesinin tabanında büyüyen mantarlar tipik olarak bir çürüme işaretidir. Genellikle budama, çim biçme makinesi yaralanması, binalar, kaldırımlar veya altyapı çalışmaları gibi insan faaliyetleri ile ağaçta bir yara oluşur, mantar yaranın içine girer, ağacın besinlerini tüketmek üzere salgıladığı enzimler odun liflerini büyük ölçüde zayıflatır. Bazen de herhangi bir yara olmaksızın ağaca giren mantar doğrudan kökleri çürütmeye başlar. Gövdenin, dalların veya köklerin çürümesi durumunda, ağaç rüzgarlı bir havada kısmen veya tamamen devrilebilir.
Ağaçta neler strese neden olur?
çevresel şartların veya hastalıkların ağaç ölümlerinin ana nedeni olduğu aslında bir yanılgıdır. Ağaçların yaşadığı stresin çoğuna insan neden olur, aslında birçok durumda böceklenme ve ağaç hastalıklarının çoğu da insan faaliyetlerinden kaynaklanır. Yanlış tür seçimi, yanlış dikim yöntemleri, kentsel ortamlarda gelişmeyi başarmış ağaçların uzun yaşayamamasının başlıca nedenlerindendir.
çevresel stresler
Aşırı sıcaklıklar, zayıf topraklar, yapraklara, kabuğa ve köklere verilen fiziksel hasarlar, bir ağacı böcek ve hastalık saldırılarına yatkın hale getirebilir.
- Don çatlakları: Aşırı soğuk havalar odunsu dokuların genişlemesi ve büzülmesine neden olur. Kabuğu ince olan ağaçlar don çatlamasına daha yatkındır. Bu çatlaklar genellikle gövdenin alt kısmında görülür ve geçmişte oluşmuş kanserli dokular veya budama yaraları gibi kusurlarla ilişkilidir.
- Yıldırım düşmesi: Yıldırım düşmesi bir ağacın konumu, nem içeriği ve ağacın etrafındaki topraktaki nem miktarı ile ilişkilidir. Yıldırım çarpması ağaç kabuğu ve odun arasındaki floemde3 yoğunlaşırsa, yıldırım bu kanalı takip eder ve kabuğun patlayarak ayrılmasına neden olur.
- Dolu yaralanması: Doluya maruz kalan genç ağaçların gövde ve dalları zarar görür, kabukları soyulur ve varsa tomurcukları hasarlanır. Yara alanlarının sayısı ve boyutu çok büyükse, ağaç ölebilir veya güçsüzleşir.
- Güneş yanıkları: Derin ekim, gövde ve kök yaralanmaları gibi çeşitli uygulamaların güneş lekesi gelişimine neden olduğu düşünülmektedir. Genç ağaçlar, ince kabuklu türler güneş yanıklarına karşı daha hassastır, ağaçlar olgunlaşıp daha kalın kabuk geliştirdikçe daha az duyarlı hale gelirler.
- Dal kırılmaları: Ağaçların sağlam, iyi aralıklı dalları olan güçlü bir gövdesi olmalıdır. Gövde / dal birliğinin gücü, bunların orantılı boyutlarına ve yerleşimine bağlıdır. Dal kırılmaları ağaçlar için ciddi sağlık riskleri oluşturur, ağacın fiziksel stabilitesini bozar.
- Su baskınları: Sel ağaç sağlığını ciddi şekilde etkileyebilir, kök sisteminin stabilitesini tehlikeye atabilir ve strese neden olarak ağaçların güçsüzleşmesine, hastalıklara açık hale gelmesine neden olabilir.
- Kuraklık / Verimsiz toprak: Kuraklık stresi ağaç deliciler, mantarlar ve vasküler hastalıklar gibi gövde istilacı organizmalara karşı direnci azaltabilir. Kuraklık ayrıca temel besin maddelerinin emilimini önleyerek besinlerin kullanılabilirliğini de sınırlar. Zayıf toprağın yarattığı stres yapraklarda renk değişikliği, bodur büyüme veya ağacın yukarıdan aşağıya doğru sağlığının kademeli olarak zayıflamasıyla kendini gösterir.
İnsan Kaynaklı Stresler
Kötü budama, nakil sırasında yapılan yanlışlar, yanlış dikim, yanlış tür seçimi, yapılaşma, buz çözücü tuzların veya herbisitlerin kullanılması gibi insan faaliyetleri doğrudan veya dolaylı olarak ağaçlara zarar verebilir. Hasarlı ağaç düzgün bir şekilde iyileşmeyen yaralar nedeniyle çoğu zaman tehdit altındadır, güç kaybedebilir veya aniden ölebilir.
- Yanlış budama
Tepe budaması ağaç ana gövdesinin üst kısmından ve tüm ana dallarının belli bir boydan kesilmesidir. Kültür amacıyla veya yükseklik azaltmak için sıklıkla kullanılsa da ağaçlara zarar veren bir budama uygulamasıdır. Bu tür bir budama uyuyan tomurcukların canlanmasına ve yıllar içerisinde ağacın doğal şeklinin bozulmasına neden olur. Tüm yanlış budamalar kambiyumu4 öldüren pamukçuk mantarları için giriş noktaları yaratır ve ağacın kesilmiş kısmının etrafına koruyucu doku oluşturmasını önler veya geciktirir. - Yanlış dikim
Dikim alanının küçük olması yetersiz toprak hacmine, besin ve su eksikliklerine veya zayıf drenaj nedeniyle ilave strese neden olabilir. Bütün bunlar köklerin sıkıştırılmış toprağa nüfuz edememesi nedeniyle zayıf kök sistemleri oluşturabilir veya gelişen kökler kaldırımlara, yollara ve altyapıya zarar verebilir. - Odunsu dokuların yaralanması
Ağaçlar küçük yaraları kolayca iyileştirebilir. Kentsel alanlarda, ağaç yaralanmasına genellikle ağacın aynı kısmında tekrarlanan makine, otomobil, çim biçme makinesi hasarları, otlak avcıları ve vandalizm gibi insan etkileri neden olmaktadır. Ağaç art arda gelen yaralanmaları iyileştiremez ve zararlılar için elverişli bir giriş noktası oluşur. - Yolların tuzlanması
Don riskinin bulunduğu havalarda birçok yerleşim merkezinde yollar tuzlanır. Çoğunlukla yola püskürtme şeklinde uygulanan tuz, bitkilerin tomurcukları ve dallarına bulaşır, ayrıca eriyen buz ile birlikte köklere ulaşır. Kozalaklılarda önce yola bakan iğneler uçlarından tabana doğru kızarır veya esmerleşir. Renk değişimi Şubat-Mart aylarında başlar, ilkbahar-yaz aylarında iyice belirginleşir. Bir süre sonra iğneler dökülmeye ve dallar çıplaklaşmaya başlar. İğneler döküldükçe, fotosentez azalır, ağaç kendine yetecek besini üretemez. Tuzlamanın birkaç yıl üst üste devam etmesi ağacın iyice zayıflamasına ve kaybına neden olabilir. Yaprak döken ağaçlarda ise tuz spreyi tomurcuklara hasar verir. Tuz bulaşan tomurcuklar daha geç açar veya hiç açmaz. Tuzun etkisi tomurcuk büyüklüğü, tomurcuk morfolojisi, dal ve kabuk kalınlığına bağlı olarak değişir. Kayın gibi ince kabuklu ağaçlar tuza oldukça hassastır. Reçineli tomurcukları olan ağaçlar yaralanmalara karşı oldukça dirençlidir. Genellikle çıplak tomurcukları olan ağaçlar pullu tomurcukları olan ağaçlardan daha fazla hasar görür. Ağaçlarda tuz etkisi yapraklarda renk kaybı, daha az sayıda yaprak, kavrulmuş kenarlı ve küçük yapraklar olarak kendini gösterir. Büyüme halkaları belirgin olarak küçülür.
Ağaçlarınızda stres işaretlerinden herhangi birini tespit ederseniz, daha sonra değil, hemen harekete geçmelisiniz. Bir sorunu ne kadar erken tespit ve tedavi ederseniz, ağacınız kendisini o kadar hızlı toparlayacaktır.
atıf yap