floranatolica
floranatolica
 
Ara Üye girişi DDbtn
-

Venezia Seyahatnamesi

Serap Ölez Pekin, 2010

Venedik / İtalya

Dünyanın farklı, farklı olduğu kadar da romantik şehirlerinden biri. Yol yerine kanalları, araba yerine gondolları, vaporettoları, her yerde renk renk maskeleriyle tamamen kendine özgü. İstanbul dan 2 saat 10 dakikalık bir uçuş ve yaklaşık yarım saat süren motor yolculuğumuzun ardından tarihi Venedik e ulaştık, kısa bir yürüyüşle de otelimize. Bavullar bırakıldıktan sonra ilk hedef San Marco meydanı, çevremizi tanıma turlarının devamında yemek seçeneklerinin değerlendirilmesi. Öğleni hafif bir şeyler atıştırarak geçiştirip hevesimizi akşama saklıyoruz. Sonrasında hatırladığımız tek şey yürüdüğümüz, belime taktığım adımsayarında yardımıyla günlük ortalama 20000 - 30000 arası adım attığımızı görüp ayaklarımızın isyanına hak veriyoruz. San Marco, Rialto Köprüsü arası gitgeller çünkü otel tam da ikisinin ortasında. Daracık sokaklar, aralarında çok önemli markalarında yer aldığı mağazalar, tamamen turistik amaca yönelik küçük dükkanlar, hediyeliklerin satıldığı bir örnek kulübeler hepsi oraya özgü. Venedik´in 120 adacıktan oluştuğu ve bunların birbirine 400 köprü ile bağlandığını öğreniyoruz. San Marco nun güvercinleri, kilisesi, çan kulesi görülmeye değer. Biraz ilerisinde ise Dükler Sarayı ile hapishane arasında yer alan ve iki binayı birbirine bağlayan ´Son Bakış´ köprüsü, köprüden geçerek hapishaneye giden mahkumlar, bu güzel Venedik´i bir daha göremeyecekleri için köprüden geçerken şehre son kez bakarmış. Bu nedenle köprüye bu isim verilmiş. İnsan çok acıkınca en yakınındaki seçeneği değerlendiriyor elbette Rialto´yu gören şirin bir yerde kırmızı şarap eşliğinde hoş bir yemek ardından yarın için güç toplamak üzere otele dönüyoruz. Sabah ilk iş Murano-Burano-Torcello için biletimizi alıp kahvaltı sonrası bu tura katılıyoruz. Murano cam işçiliği ile dünyaca ünlü, bir cam atölyesinde kısa bir gösteri izliyoruz. Müthiş güzellikteler. İkinci durak Burano çok sevimli sakin bir yer, dantelleri ile ünlü, her gördüğümü almak istiyorum ama.... Torcello çok uzun yürüdüğümüz ama neden gittiğimizi anlamadığım bir yer. Yaşamanın kaçınılmaz gereksinimi, yine yemek zamanı, İtalya`dayız, makarna severler olarak ilk değerlendirilecek seçenek bu oluyor haliyle tam da yerine gelmişiz diye düşündürüyor insanı. Seçenekler çok ama en cazibi deniz ürünlü olanı ve hayallerin üzerinde bir lezzet, yanında şarabımız değmeyin keyfimize. Son gün acaba Floransa ya bir tren yolculuğumu diye düşünürken çok yağışlı olacağını öğrenip Venedik´i ezberlemeye karar verdik :). Vaporettolar ile Canal Grande turu. İlk duraktan son durağa, son duraktan ilk durağa, çok keyifli şahane, hava kapalı ama yağış henüz yok, bol bol resim çekiyoruz, kafelerde oturuyoruz, vedalaşıyoruz. Sonra yağmur başlıyor, bizi uğurlar gibi. Son gece, daha önce bize bahsedilen ama nerede olduğunu tesadüfen gördüğümüz bir mekanda deniz ürünleri yiyoruz, kapısında kuyruklar var ve siz beklerken ikramlar başlıyor, neredeyse oturana kadar doymuş oluyorsunuz. Çok lezzetli. Artık noktayı koymak üzere bir bara giriyoruz, küçücük şirin, müzik harika, Blues Brothers arasan bulamazsın, çıktığımızda çakırdan öteye geçmiş durumdayız. Doğru otele. Etkilenmemek imkansız, rüya gibi bir şehir. Belki de yeniden geliriz.....
Mayıs 2010