floranatolica
floranatolica
 
Ara Üye girişi DDbtn
-

BÜYÜK İTALYA TURU-2

Yelda Kovuk, 2012

Torino / İtalya

Turumuzun ikinci günü Torino şehir turuyla başlayan günümüz Garda gölü-Sirmione-Verona kısa ziyaretleriyle sürüyor ve Venedik te son buluyor.
TORİNO: İtalya`nın kuzey-batısında ,Piomente bölgesinde bulunan ve İtalya birliğinin ilk başkenti olan Torino, İtalya´nın 683 km lik en uzun nehri Po kenarında, Alplerin eteğinde , kuzey İtalya´nın en güzel şehirlerinden biri. Aynı zamanda bir sanayi ve endüstri şehri olan Torino da otomotiv sektörünün devlerinden Fiat, Alfa Romeo ve Lancia bulunmakta. Torinonun iki büyük takımından biri olan Juventus´ta FIAT ın takımıymış, diğer takım ise Torino F.C. İtalyanca` da Torino sözcüğü `küçük Boğa` anlamına geliyormuş ki zaten şehrin simgesi de boğa. Bir diğer simgesi de Mole Antinollian kulesi. Mole Antonellian 19.yüzyılda bir sinagog olarak yapılmış, bugün ise sinema müzesi (Museo Nazionale del Cinema) olarak hizmet veriyor.167 metre yüksekliğinde ki kuleye asansör sistemiyle çıkıp şehrin ve Alplerin panoramik görüntüsüne seyredebilirsiniz. Ayrıca şehirde bir otomobil müzesi, Mısır Medeniyeti Müzesi de görülecek yerler arasında. Şehrin ortasından geçen Po nehri kıyısında 20-25 dakikalık bir yürüyüş yolu var. Nehir üzerinde ünlü kişilerin isimleriyle anılan köprüler bulunmakta. 1949 yılında Torino futbol takımının bulunduğu uçak Superga tepesinde ki bazilikaya çakılmış,31 kişi ölmüş. Bu bazilika da nehir kenarından ,tepede gözüküyor. Torino da `bicerin´ isimli özel bir içecek varmış. Kahve, krema ve çikolata karışımı sıcak bir içecekmiş ve şarap kadehine benzeyen bardaklarda servisi yapılıyormuş. Ayrıca Torino, Vermutun 200 yıl önce doğduğu kentmiş. SİRMİONE: Garda gölü, İtalya´nın 370 km² yüzölçümü ile en büyük gölü. Etrafında 14-15 yerleşim merkezi bulunuyormuş. Sirminoe de bunlardan biri ve zenginlere ait villalarının bulunduğu bir sayfiye şehri. Göle uzanan ,ince uzun bir burun üzerine kurulu bir kale şehir. Kale ,bir dönem Verona`yı da yönetmiş Scaliger ailesi tarafından yapılmış. Şehir içinde trafiğe izin verilmediği için arabayı kale dışında park edip yürümeniz gerekiyor. Bir kale kapısından geçerek şehre giriyorsunuz ve Castello meydanına çıkıyorsunuz. Bu meydanda birçok kafe ara sokaklarda ise birçok dondurmacı görebilirsiniz. Dondurmasını rehberimizin de tavsiyesiyle tattık. Porsiyonlar doyurucu nitelikte. Sirmione´nin bir diğer özelliği de kaplıcalarının olması imiş ancak bu şehirde bu özelliğini görecek kadar gezip dolaşamadık. Göl kenarında küçük plajlar, ağaçlı yürüyüş yolları var. VERONA: Sirmione´ye 34 km uzaklıkta, İtalyanın 20 bölgesinden biri olan Venota´nın önemli şehirlerinden biri. Yine otobüsü park ettiğimiz yerden yürüyerek girdiğimiz şehirde ilk durağımız Bra meydanı. Bu meydanda içine girmeye vakit bulamadığımız ama dışarıdan bol bol resmini çektiğimiz İtalya´nın Roma´da ki Colesseum ve Capua´da ki anfitiyatrodan sonra üçüncü büyük arenası heybetli görüntüsüyle etkileyici. 1117 depreminde hasarlan ama halen kullanımda olan, genel olarak konser ve gösteriler ev sahipliği yapan yapıyı gezmek isterseniz giriş ücretli. Arena Augustus döneminde, MS 1. yüzyılda Romalılar tarafından inşa edilmiş ve 30000 kişilik kapasitesi varmış. Bütün amfi tiyatrolarda olduğu gibi burada meşhur gladyatör dövüşleri, vahşi hayvan gösterileri yapılıyormuş. İkinci durağımız Erbe Meydanı Roma döneminde forum alanı olarak kullanılmış. Meydanın etrafında kafe ve restoranlar, ortasında ise hediyelik eşya pazarı var. Pazardan taze meyve-sebze de alabilirsiniz ancak restoranlar da yemek için uygun. Şimdi ismini hatırlayamadığım şampanya tadını andıran bir içki restoran girişlerinde büyük cam fanuslardan servis ediliyor. Meydanda ki yapılar da dikkat çekici. 84 metre yüksekliğinde ki Lamberti kulesine çıkılabiliyormuş. Meydanın biraz ilerisinde ise Verona´nın aşıklar şehri olarak anılmasına sebep olan simgesi Romeo ve Juliet evini görebilirsiniz. Sheakspear , birbirine düşman iki ailenin çocukları arasında ki ölümsüz aşkı anlatıyor. Romeo ve Juliet karşılaştıkları ilk anda aşık olmuşlar birbirlerine. Aileleri bu birlikteliğe karşı çıkınca bir rahibin yardımı ile bir günlüğüne uyutacak bir iksir içer Juliet.Herkes onu öldü sanacak ,o da uyandığında Romeo`ya gidecektir. Rahibin mektubu Romeo nun eline geçmez. Romeo döndüğünde Julıet`in öldüğünü zanneder ve kendini öldürür. Juliet, Romeo´nun kendisinin öldüğünü zannederek intihar ettiğini anlayınca ,Romeo´nun kendini öldürdüğü hançeri kullanarak intihar eder. Bahçe oldukça kalabalık. Girişte ki duvara yapıştırılan sakızlar, yazılan yazılar ve telefonlar oldukça ilginç bir görüntü veriyor. Karşı duvarda ki asma kilitler ise aşık çiftlerin üstüne isimlerini yazdığı, kilitleyerek ayrılmalarını önleyeceği inanışı ile asılmış. Bahçede bir de bronz heykel var ki Juliet´in heykeliymiş. Sağ göğsünün ellenip okşandığı takdirde şans getireceği inanışı varmış. Evi gezmek isterseniz , ücretli. Verona`dan sonra plan Venedik ise ,Murano camı ve Venedik maskelerini Veronadan almayın.Venedikte daha ucuz.Ayrıca pazarda çocukluk anılarından bir parça ile karşılaşıyorsunuz. Hertaraf Pinokyo`nun oyuncakları,kuklaları ile dolu.