floranatolica
floranatolica
 
Ara Üye girişi DDbtn
-

Balkanların Romeo Ve Juliet Hikayesi

Yelda Kovuk, 2018

Manastır / Makedonya

Balkan turumuzun duraklarından biri olan Bitola, bizim bildiğimiz adı ile Manastır, Makedonya Cumhuriyeti´nin güneybatısında yer alıyor. Şehir, Yunanistan ile arasındaki sınır kapısına oldukça yakın. Tarihi boyunca ticari, kültürel ve askeri bir merkez olmuş olan Manastır, bugün ise festivalleri ve tarihi yapısıyla bir turizm şehri denilebilir. Pek çok Avrupa ülkesinin konsoloslukları Manastır´da olduğundan Osmanlı döneminden beri `konsoloslar şehri´ olarak da anılıyor. Osmanlı zamanında 20 konsolosluk varmış. Şehri rahatlıkla yürüyerek gezebilir, kent meydanını ve tarihi eserleri görebilirsiniz. Manastır´da kutlanan en önemli festival, Eylül ayındaki Uluslararası Kısa film ve Belgesel festivali. Festival `Manaki Brothers´ ismini Balkan sinemasının ilk kameramanlarından ve Balkanlarda ilk hareketli filmi çeken Manaki kardeşlerden almış. Manastır, M.Ö. 4. yüzyılın ortalarında Makedon Kral II.Philip tarafından kurulmuş, 1382 yılında I.Murad döneminde Timurtaş Bey tarafından Osmanlı İmparatorluğu egemenliğine alınmış ve tam 530 yıl sonra, 1912 Balkan Harbi´nde Osmanlı´nın elinden çıkmış. Helenistik ve Osmanlı tarihi dokusu korunmuş. İshakiye Camii ve Yeni Camii şehirde Osmanlı izi taşıyan yapılardan. Bir diğer Osmanlı eseri olan saat kulesinin tepesine ise diğer kulelerde olduğu gibi haç konularak dini bir obje haline getirilmiş. Saat kulesinin hemen önündeki melek kanatlı erkek heykeli 2001 yılında yaşanan iç çatışmada ölenlerin anısına yapılmış. Bu yapılar Osmanlıda ki adıyla anılan Shirok Sokağı ile kesişen şehir meydanında. Shirok Sokak şehrinin meşhur caddesi ve eğlence merkezi. Shirok geniş yol anlamına geliyormuş. Tarihi mekanlarla içiçe sağlı sollu kafelerin her mevsim dolu olduğu söyleniyor. Çok kültürlü yapısıyla dikkat çeken Manastır, aynı zamanda başlangıçta Balkanlar`da kurulmuş ve daha sonra Osmanlı Devleti`nin Kuzey ve Doğu kısımlarını savunmuş olan 3.Ordu´nun da merkeziymiş. 3.Ordu´nun Manastır´da bulunmasıyla birlikte şehir gelişmiş ve birçok eğitim kurumu açılmış. Manastır`da ki Osmanlı yapılarından biri de Mustafa Kemal Atatürk´ün 1896-1899 yılları arasında askeri eğitimini aldığı Manastır Askeri İdadisi. Shirok sokağının güneyine doğru ilerlediğinizde yolun sonunda bulunan bina Manastır Kültür Müzesi olarak hizmet veriyor. Müzede bu bölgeye ait kültürel ve arkeolojik eserler sergileniyor. İkinci katında ise Mustafa Kemal Atatürk için ayrılmış bir bölüm var. Bu bölümde Atatürk´ün bal mumundan heykeli, büstü, bazı özel eşyaları, katıldığı savaşlar ile ilgili bilgiler, bazı veciz sözleri, renklendirilmiş fotoğraflar, Türkiye´den gelen resmi heyetlerin getirdiği plaket, büst gibi hediyeler, fotoğraflar ve Atatürk ile ilgili çeşitli dillerde yayınlar sergileniyor. Mustafa Kemal, Selanik Askerî Rüştiyesini başarılı bir şekilde bitirdikten sonra Türkiye Cumhuriyeti´nin kuruluşunda önemli rol oynayan çok sayıda önemli şahsiyeti yetiştirmiş Manastır Askerî İdadisi´nin imtihanlarına girmiş ve başarılı olmuş. Böylece doğduğu Selanik´ten ilk defa ayrılarak Manastır şehrine gelmiş. Ben Mustafa Kemal Atatürk´ün bu okulda ki hayatı ve başarılarından farklı bir konudan bahsetmek istiyorum. Balkanların Romeo Juliet hikayesi olarak adlandırılan bir aşk hikayesinden bahsedeceğim. Hikayeyi destekleyecek Eleni tarafından Atatürk`e yazıldığına inanılan yazı dışında başka bir yazılı belge bulunamamış. Ancak mektup İdadi`deki bölümün duvarına asıldığına göre bu aşk yaşanmış diye düşünüyorum. İşte hikaye: Genç Harbiyeli Mustafa Kemal, 1896`da Askeri Akademide okumak üzere Selanik`ten Bitola`ya gelir. Sık sık Shirok Sokak`ta gezer. Yine böyle bir günde bir öğleden sonra, 1897`de Paskalyadan hemen önce, evinin balkonunda oturan zengin Eleni Karinte`yi görür. Aşkları, göz göze gelmeleriyle başlar. Mustafa her gün evlerinin önünden geçerken, genç Eleni onu balkonda bekler. Güçlü ama yasak bir aşkla yanarlar. Bir gün Eleni evin bodrumundan kaçar ve Manastır´ı birlikte terk ederler. Mustafa Kemal´in İdadi`den iki kaçışının biri Eleni, diğeri ise Balkan Savaşı dolayısıyla vatan için çarpışmak uğruna olmuş. Ama Eleninin babası Eftim onları bulur ve kızı evine kilitler. Daha sonra Lerin`de (Florina) başka bir ev alır, onu zorla başka bir adamla evlendirmek ister. Bir iddiaya göre Eleni`nin babası, bir diğerine göre de Zübeyde Hanım bu birlikteliğe izin vermemiş. Eleni hiç evlenmemiş. Lerin`de 80 yaşında ölmüş ve Atatürk ile bir daha hiç karşılaşmamış ama bir mektup yazmış. Hikayenin geçtiği Shirok sokakta ki evleri halen turistlerin ilgi odağı. Aşk hikayesi birçok tiyatroya konu olduğu gibi , filmi de yapılmış. İşte Eleni Karinte´nin Mustafa Kemal´e yazdığı o mektup: `Kemal Atatürk`e, herhangi bir zamanda ve yerde! Çok seneler geçti, ben halen her gün içerisinde senden haber bekliyorum. Herhangi bir zamanda mektubumu alırsan, beni hatırla ve kâğıttaki gözyaşlarımı görebileceksin. Yıllar ve olaylar geçiyor, seninle ilgili çok şeyler konuşuluyor. Mektubumu okurken, başka kadını seviyorsan, mektubumu kopar ve kendine sor: inanabiliyor mu ki, Manastırlı bir Eleni Karinte, bir günlük tanıdığı ve âşık olduğu adama bütün ömrünü harcamıştır? Ve, benim seni sevdiğim kadar, o kadını o kadar seviyorsan, kendisine hiçbir şey söyleme, senin kadar mutlu olmasını diliyorum. Fakat, balkondaki kızı hatırlıyorsan ve başkasını sevmiyorsan, seni beklediğimi ve ömrüm boyunca bekleyeceğimi bilmeni istiyorum. Döneceğini, beni unutmayacağını biliyorum. Babam vefat etti. Beni senden ayırdığından tam bir yıl geçti, beni eve kapattı ve bir ay çıkmama izin vermedi. Ağladım, biliyorum ki tüm kilitleri ve hapisleri boşuna harcadı. Beni evlendirecekleri adamı sadece bir kez gördüm ve kendisi bana onu sevebileceğimi sordu. Ben kendisine, ´Hayır, ben sadece ilk aşkımı seviyorum´ dedim. Ve artık kendisini görmedim. Babam beni hiç bir zaman affetmedi ve ben de kendisini affetmedim. O zamanlardaki gibi artık genç ve güzel değilim. Tüm ömür bir gün içerisinde! Ebediyen seni seven ve seni bekleyen, senin Eleni Karinte.´
Yazıda ki mektup fotoğraflarda da gördüğünüz, müzede verilen Eleni Karinte´nin Atatürk´e yazdığı mektup fotokopisinden aynen aktarılmıştır.